AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Türkiye, çeyrek asır öncesine kıyasla şimdi AB’den daha uzakta.” demiş. AB konusunda zamanında çok yazdım. Artık ne yazacak “isteğim/motivasyonum” var ne de AB’den bir beklentim. Çeyrek asır önce ne olduğunu biliyoruz; AK Parti iktidara geldi. Leyen demek istiyor ki; AK Parti iktidara geldiğinden beri Türkiye, AB’den uzaklaştı. Süreçleri çok iyi takip eden biri olarak hiç de öyle olmadığını biliyorum. Malum, AK Parti’yi önceki Milli Görüş hareketinden ayıran çizgilerden birisi AB’ye girmeyi bir hedef olarak görmesi ve bu konuda çok ciddi adımlar atmasıydı. Milli Görüş gömleği çoktan çıkarılmıştı.. Türkiye, AK Parti döneminde tarihinde hiç olmadığı kadar AB’ye yakındı, bu konudaki bütün şartları yerine getirdi. Bir noktada Türkiye, AB’nin kendisi dışında bütün kurumlarına üyeydi. Parlamentodan gümrük birliğine kadar her yerde vardı, bir tek AB’nin kendisinde yoktu. 30 Haziran 2016 tarihi itibarıyla 33 fasıl başlığından 16’sı açıldı, 1 fasıl kapatıldı. 15 başlıkta ise müzakereler devam ediyor. 14 fasıl AB Konseyi ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin siyasi nitelikli engellemeleri nedeniyle bloke edilmiş durumda. Şimdi yeniden saydırmasınlar bana, herkese 33 olan fasıllar bize gelince 35’e çıktı. Ne yapsak yaranamadık. Demokrasiyi şurada ancak soğuk savaştan sonra görmüş, geliri bizim kadar olmayan ülkeleri aldılar, bizi almadılar. AK Parti modern demokratik bir toplum için gerekli tüm reformları yaptı. Şimdi suçmuş gibi aleyhinde propaganda aracı olarak kullanılan çözüm sürecini başlattı. Ama bütün bunlar maalesef Türkiye’yi AB’ye yaklaştırmadı, uzaklaştırdı. Çünkü AB hiçbir zaman Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda samimi olmadı. Ve hiçbir zaman da güneyimize bir Kürt devleti kurmaktan vazgeçmedi. Biz de uzattığımız barış eli ısırılınca anladık neyle harara* girdiğimizi. AB, tıpkı HDP ve PKK gibi Kürt sorununun çözülmesini hiçbir zaman istemedi. Çünkü bunlar haklarını almış Kürtler değil savaşan Kürtler istediler. Biz Kürt insanlarımızın yaşamlarını kolaylaştırdıkça AB’den uzaklaştık. Terörle mücadele ettikçe AB’den uzaklaştık Kendi İHA’larımızı SİHA’larımızı yaptıkça AB’den uzaklaştık Akdeniz’de Mavi Vatan dedikçe AB’den uzaklaştık Kısaca ulusal çıkarlarımızı savundukça AB’den uzaklaştık Leyen, ayrıca Moskova yönetimine uygulanan Avrupa yaptırımlarına katılamamamızı de eleştirip üyelik sürecinde “uyumun” önemli olduğunu, Türkiye’nin ‘isteksiz’ olduğunu iddia etmiş. Neye uyumlu olacaktık? PKK’nın Avrupa’da şube açıp para ve eleman toplamasına mı? Ukrayna ile Rusya’yı birbirine sokup, Ukrayana’ya silah yığmanıza ama bize silah ambargosu uygulamanızı mı? İsteksiz miyiz? Evet isteksiziz. İstekli iktidar mı arıyorsunuz? O zaman siz; Sezgin Tanrıkulu, Aytun Çıray ve Ünal Çeviköz’ün bakanlık yapacağı iktidarları bekleyiniz, İHA-SİHA yapanları yargılamaya ve ambargolarınızı alkışlamaya pek hevesliler de… *Harar: Yün örgü çuval
